-
Cennetlikler cehennemliklere, “Rabbimizin bize va’dettiğini biz gerçek bulduk. Siz de Rabbinizin va’dettiğini gerçek buldunuz mu?” diye seslenirler. Onlar, “Evet” derler. O zaman aralarında bir duyurucu, “Allah’ın lâneti zalimlere!” diye seslenir.
-
Cehennemlikler de cennetliklere, “Ne olur, sudan veya Allah’ın size verdiği rızıktan biraz da bizim üzerimize akıtın” diye çağrışırlar. Onlar, “Şüphesiz, Allah bunları kâfirlere haram kılmıştır” derler.
-
Onlar dinlerini oyun ve eğlence edinmişler ve dünya hayatı da kendilerini aldatmıştı. İşte onlar bu günlerine kavuşacaklarını nasıl unuttular ve âyetlerimizi nasıl inkâr edip durdularsa, biz de onları bugün öyle unuturuz.
-
Derken birbirlerine yönelip sorarlar.
-
İçlerinden biri der ki: “Benim bir arkadaşım vardı.”
-
“Sen de tekrar dirilmeyi tasdik edenlerden misin?” derdi.
-
“Gerçekten biz, ölüp bir toprak ve kemik yığını hâline geldikten sonra mı, biz mi hesaba çekileceğiz?”
-
Konuşan o kimse, yanındakilere, “Bakar mısınız, hâli ne oldu?” der.
-
Kendisi de bakar ve onu cehennemin ortasında görür.
-
Ona şöyle der: “Allah’a andolsun, neredeyse beni de helâk edecektin.”
-
“Rabbimin nimeti olmasaydı, mutlaka ben de cehenneme konulanlardan olmuştum.”
-
(58-59) “Nasıl, ilk ölümümüzden başka ölmeyecek miymişiz? Bize azap edilmeyecek miymiş?”
-
(58-59) “Nasıl, ilk ölümümüzden başka ölmeyecek miymişiz? Bize azap edilmeyecek miymiş?”
-
Ancak ahiret mutluluğuna eren kimseler başka.
-
(40-42) Onlar cennetlerdedirler. Birbirlerine suçlular hakkında sorular sorarlar ve dönüp onlara şöyle derler: “Sizi Sekar’a (cehenneme) ne soktu?”
-
(40-42) Onlar cennetlerdedirler. Birbirlerine suçlular hakkında sorular sorarlar ve dönüp onlara şöyle derler: “Sizi Sekar’a (cehenneme) ne soktu?”
-
(40-42) Onlar cennetlerdedirler. Birbirlerine suçlular hakkında sorular sorarlar ve dönüp onlara şöyle derler: “Sizi Sekar’a (cehenneme) ne soktu?”
-
Onlar şöyle derler: “Biz namaz kılanlardan değildik.”
-
“Yoksula yedirmezdik.”
-
“Batıla dalanlarla birlikte biz de dalardık.”
-
“Ceza gününü de yalanlıyorduk.”
-
“Nihayet ölüm bize gelip çattı.”
-
Artık şefaatçilerin şefaati onlara fayda vermez.