-
Rabbinin, onları ve Allah’ı bırakıp da taptıkları şeyleri bir araya getireceği ve (taptıklarına), “Siz mi saptırdınız benim şu kullarımı, yoksa onlar kendileri mi yoldan saptılar” diyeceği günü hatırla.
-
Onlar, “Seni eksikliklerden uzak tutarız. Seni bırakıp da başka dostlar edinmek bize yaraşmaz. Fakat sen onlara ve atalarına o kadar bol nimet verdin ki, sonunda seni anmayı unuttular ve helâke giden bir toplum oldular” derler.
-
(İlâh edindikleriniz) söyledikleriniz konusunda sizi yalancı çıkardılar. Artık kendinizden azabı savmaya gücünüz yetmeyecek ve kendinize yardım da edemeyeceksiniz. Sizden kim de zulüm ve haksızlık ederse, ona büyük bir azap tattırırız.
-
Allah’ın onlara seslenerek, “Hani benim, var olduğunu iddia ettiğiniz ortaklarım?” diyeceği günü hatırla!
-
Haklarında azap hükmü gerçekleşenler, “Ey Rabbimiz! İşte şunlar bizim azdırdıklarımızdır. Kendimiz azdığımız gibi onları da azdırdık. Şimdi de onlardan uzaklaşıp sana döndük. Zaten (gerçekte) onlar bize tapmıyorlardı” diyeceklerdir.
-
Onlara, “Haydi ortaklarınızı çağırın!” denir. Onlar da çağırırlar fakat ortakları onlara cevap veremez. Azabı görürler. Keşke onlar (dünyada iken) doğru yola gelselerdi.
-
Allah’ın, onlara seslenerek, “Hani benim, var olduğunu iddia ettiğiniz ortaklarım”? diyeceği günü hatırla.
-
(22-24) Allah, meleklere şöyle emreder: “Zulmedenleri, eşlerini ve Allah’ı bırakıp da tapmakta olduklarını toplayın, onları cehennemin yoluna koyun ve onları tutuklayın. Çünkü onlar sorguya çekileceklerdir.”
-
(22-24) Allah, meleklere şöyle emreder: “Zulmedenleri, eşlerini ve Allah’ı bırakıp da tapmakta olduklarını toplayın, onları cehennemin yoluna koyun ve onları tutuklayın. Çünkü onlar sorguya çekileceklerdir.”
-
(22-24) Allah, meleklere şöyle emreder: “Zulmedenleri, eşlerini ve Allah’ı bırakıp da tapmakta olduklarını toplayın, onları cehennemin yoluna koyun ve onları tutuklayın. Çünkü onlar sorguya çekileceklerdir.”
-
Onlara, “Ne diye yardımlaşmıyorsunuz?” denir.
-
Hayır, onlar bugün teslim olmuş kimselerdir.
-
Birbirlerine yönelip sorarlar (çekişirler).
-
Şöyle derler: “Siz bize sağdan gelirdiniz. Bize haktan yana görünürdünüz.”
-
Diğerleri de onlara şöyle derler: “Hayır, siz zaten mü’min kimseler değildiniz.”
-
“Bizim, sizin üzerinizde hiçbir hâkimiyetimiz yoktu. Hatta siz azgın bir kavimdiniz.”
-
“Artık Rabbimizin sözü (azap) bizim hakkımızda gerçekleşti. Biz onu mutlaka tadacağız.”
-
“Evet, biz sizi saptırdık. Çünkü biz de sapkın kimselerdik.”
-
Artık onlar o gün azapta ortaktırlar.
-
İşte biz suçlulara böyle yaparız.