-
Onlara, “Allah’ın sizi rızıklandırdığı şeylerden Allah yolunda harcayın” denildiği zaman, inkâr edenler iman edenlere, “Allah’ın, dilemiş olsa kendilerini doyurabileceği kimselere mi yedireceğiz? Siz ancak apaçık bir sapıklık içindesiniz” derler.
-
Şüphesiz biz, vaktiyle “bahçe sahipleri”ne belâ verdiğimiz gibi, onlara (Mekkeli inkârcılara) da belâ verdik. Hani o bahçe sahipleri, sabah erkenden (fakirler gelmeden) bahçenin ürünlerini devşirmeye yemin etmişlerdi.
-
(Bunu tasarlarken) istisna da yapmıyorlardı. (“İnşaallah” demiyorlardı.)
-
Nihayet onlar uykuda iken Rabbinden bir afet (ateş) bahçeyi sardı.
-
Böylece bahçe, (anızı) yakılmış toprağa döndü.
-
(21-22) Derken, sabahleyin birbirlerine, “Haydi, eğer ürününüzü devşirecekseniz erkenden gidin” diye seslendiler.
-
(21-22) Derken, sabahleyin birbirlerine, “Haydi, eğer ürününüzü devşirecekseniz erkenden gidin” diye seslendiler.
-
(23-24) Bunun üzerine, “Sakın, bugün orada hiçbir yoksul yanınıza sokulmasın” diye fısıldaşarak yola koyuldular.
-
(23-24) Bunun üzerine, “Sakın, bugün orada hiçbir yoksul yanınıza sokulmasın” diye fısıldaşarak yola koyuldular.
-
(Yoksullara yardım etmeğe) güçleri yettiği hâlde (böyle söyleyerek) erkenden yola çıktılar.
-
Fakat bahçeyi o hâlde gördüklerinde, “Biz mutlaka yolumuzu şaşırmış olmalıyız!” dediler.
-
(Gerçeği anlayınca da), “Hayır, meğer biz mahrum bırakılmışız!” dediler.
-
Onların en akl-ı selim sahibi olanı, “Ben size ‘Rabbinizi tespih etseydiniz ya! dememiş miydim?” dedi.
-
Onlar, “Rabbimizi tesbih ederiz (yüceltiriz). Şüphesiz biz zalim kimseler imişiz” dediler.
-
Bunun üzerine birbirlerini kınamaya başladılar.
-
Şöyle dediler: “Yazıklar olsun bize! Gerçekten biz azgın kişilermişiz!”
-
“Umulur ki, Rabbimiz bize bunun yerine daha iyisini verir. Çünkü biz artık Rabbimizi arzulayanlarız.”
-
İşte böyledir azap! Ahiret azabı ise elbette daha büyüktür; ah bir bilselerdi!
-
Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için Rableri katında Naîm cennetleri vardır.
-
Biz müslümanları suçlular gibi kılar mıyız?
-
Size ne oluyor, nasıl hüküm veriyorsunuz?
-
Yoksa size ait bir kitabınız var da (bu batıl hükümleri) ondan mı okuyorsunuz?
-
Onda, “Seçip beğendiğiniz her şey mutlaka sizindir” (diye mi yazılı?)
-
Yahut bizden, her ne hükmederseniz mutlaka öyle olacağına dair Kıyamete kadar sürecek kesin sözler mi aldınız?
-
Sor onlara: “Onların hangisi bu (iddianın doğruluğu)na kefildir?”
-
“Yoksulu doyurmağa teşvik etmiyordu.”
-
Onlar şöyle derler: “Biz namaz kılanlardan değildik.”
-
“Yoksula yedirmezdik.”
-
Gördün mü, o hesap ve ceza gününü yalanlayanı!
-
(2-3) İşte o, yetimi itip kakan, yoksula yedirmeyi özendirmeyen kimsedir.
-
(2-3) İşte o, yetimi itip kakan, yoksula yedirmeyi özendirmeyen kimsedir.