-
Her milletin belli bir eceli vardır. Onların eceli geldi mi, ne bir an geri kalabilirler, ne de öne geçebilirler.
-
De ki: “Allah dilemedikçe, ben kendime bile ne bir zarar, ne de fayda verme gücüne sahibim. Her milletin bir eceli vardır. Onların eceli geldi mi, ne bir an geri kalabilirler ne de öne geçebilirler.”
-
Bırak onları yesinler (içsinler), yararlansınlar; emelleri onları oyalayadursun. İleride (gerçeği) bilecekler.
-
Helâk ettiğimiz her memleketin mutlaka bilinen bir yazısı (belli vakti) vardır.
-
Hiçbir toplum ecelini geçemez ve ondan geri de kalamaz.
-
Eğer Allah, insanları zulümleri yüzünden hemen cezalandırsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat onları belirli bir süreye kadar erteler. Ecelleri geldiği zaman ise ne bir an geri kalabilirler, ne de öne geçebilirler.
-
Demek sen, bu söze (Kur’an’a) inanmazlarsa, arkalarından üzülerek âdeta kendini tüketeceksin!
-
Hiçbir ümmet, kendi ecelinin önüne geçemez, onu geciktiremez de.
-
Ey Muhammed! Mü’min olmuyorlar diye âdeta kendini helâk edeceksin!