بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
فَلۡيَنظُرِ ٱلۡإِنسَٰنُ مِمَّ خُلِقَ ٥
Artık insan neden yaratılmış bir baksın.
خُلِقَ مِن مَّآءٖ دَافِقٖ ٦
(6-7) Bir atılan sudan yaratılmıştır ki, arka kemiği ile göğüs kemikleri arasından çıkıverir.
يَخۡرُجُ مِنۢ بَيۡنِ ٱلصُّلۡبِ وَٱلتَّرَآئِبِ ٧
(6-7) Bir atılan sudan yaratılmıştır ki, arka kemiği ile göğüs kemikleri arasından çıkıverir.
إِنَّهُۥ عَلَىٰ رَجۡعِهِۦ لَقَادِرٞ ٨
Şüphe yok ki o (Hâlık-ı Azîm) bunu döndürmeye de elbette kâdirdir.
فَمَا لَهُۥ مِن قُوَّةٖ وَلَا نَاصِرٖ ١٠
Artık onun için bir kuvvet ve bir yardımcı yoktur.
وَٱلسَّمَآءِ ذَاتِ ٱلرَّجۡعِ ١١
(11-12) Andolsun o dönüş sahibi olan semaya. Ve çatlayıp yarılan yeryüzüne.
وَٱلۡأَرۡضِ ذَاتِ ٱلصَّدۡعِ ١٢
(11-12) Andolsun o dönüş sahibi olan semaya. Ve çatlayıp yarılan yeryüzüne.
إِنَّهُۥ لَقَوۡلٞ فَصۡلٞ ١٣
Şüphe yok ki, o elbette bir ayırt eden kelâmdır.
إِنَّهُمۡ يَكِيدُونَ كَيۡدٗا ١٥
Muhakkak ki, onlar bir hile ile hilede bulunurlar.