بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَٱلْفَجْرِ ﴿١

Andolsun fecre,

— Hasan Basri Çantay

وَلَيَالٍ عَشْرٍ ﴿٢

وَٱلشَّفْعِ وَٱلْوَتْرِ ﴿٣

hem çifte, hem teke,

— Hasan Basri Çantay

وَٱلَّيْلِ إِذَا يَسْرِ ﴿٤

gelib geçeceği dem geceye,

— Hasan Basri Çantay

هَلْ فِى ذَٰلِكَ قَسَمٌ لِّذِى حِجْرٍ ﴿٥

(— ki) bunlarda akıl saahibi için birer yemîn (değeri) vardır — (size elbette azaba uğratılacaksınız).

— Hasan Basri Çantay

أَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِعَادٍ ﴿٦

Görmedin mi, Rabbin nice yapdı «Aad» e,

— Hasan Basri Çantay

إِرَمَ ذَاتِ ٱلْعِمَادِ ﴿٧

(Ya'nî) o direk saahibi «İrem» e?

— Hasan Basri Çantay

ٱلَّتِى لَمْ يُخْلَقْ مِثْلُهَا فِى ٱلْبِلَٰدِ ﴿٨

Ki o, şehirlerde bir benzeri yaratılmayandı,

— Hasan Basri Çantay

وَثَمُودَ ٱلَّذِينَ جَابُواْ ٱلصَّخْرَ بِٱلْوَادِ ﴿٩

Ve vaadî (ler) de kayaları oyan «Semuud» a,

— Hasan Basri Çantay

وَفِرْعَوْنَ ذِى ٱلْأَوْتَادِ ﴿١٠

o kazıklar saahibi «Fir'avn» e.

— Hasan Basri Çantay

ٱلَّذِينَ طَغَوْاْ فِى ٱلْبِلَٰدِ ﴿١١

Ki (bütün) bunlar memleketler (in) de azgınlık edenlerdi.

— Hasan Basri Çantay

AYARLAR