بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
إِذَا ٱلسَّمَآءُ ٱنشَقَّتۡ ١
Semâ inşikak ettiği.
Gök yarıldığı zaman;
(1-2) Gök yarıldığı ve Rabbine boyun eğdiği zaman -ki ona yaraşan budur-,
(1-2) Gök yarıldığı, (yarılmakda da) Rabbini dinleyib boyun eğdiği zaman, ki gök zâten buna lâyık olarak yaratılmışdır.
Gök yarıldığı,
وَأَذِنَتۡ لِرَبِّهَا وَحُقَّتۡ ٢
Ve Rabb’ini dinleyip haklandığı vakit.
Ve Rabbına boyun eğdiğinde. Ki o, zaten boyun eğecektir.
(1-2) Gök yarıldığı ve Rabbine boyun eğdiği zaman -ki ona yaraşan budur-,
(1-2) Gök yarıldığı, (yarılmakda da) Rabbini dinleyib boyun eğdiği zaman, ki gök zâten buna lâyık olarak yaratılmışdır.
Rabbini dinleyip O'na yaraşır şekilde boyun eğdiği zaman!
وَإِذَا ٱلۡأَرۡضُ مُدَّتۡ ٣
Ve arz meddedildiği ve.
Yer düzeltildiği zaman;
(3-4) Yer uzatılıp dümdüz edildiği ve içindekileri atıp boşaldığı zaman,
(3-4-5) yer uzatıldığı, içinde ne varsa atıb bomboş kaldığı, bu hususda da) Rabbini dinleyib boyun eğdiği zaman, ki yer zâten buna lâyık olarak yaratılmışdır, (herkes yapdığına kavuşacakdır).
Yer uzatılarak dümdüz yapıldığı,
وَأَلۡقَتۡ مَا فِيهَا وَتَخَلَّتۡ ٤
İçindekini atıp boşaldığı.
İçinde olanları dışarı atıp boşaldığı zaman;
(3-4) Yer uzatılıp dümdüz edildiği ve içindekileri atıp boşaldığı zaman,
(3-4-5) yer uzatıldığı, içinde ne varsa atıb bomboş kaldığı, bu hususda da) Rabbini dinleyib boyun eğdiği zaman, ki yer zâten buna lâyık olarak yaratılmışdır, (herkes yapdığına kavuşacakdır).
İçindekileri dışarı atıp boşaldığı,
وَأَذِنَتۡ لِرَبِّهَا وَحُقَّتۡ ٥
Ve Rabb’ini dinleyip haklandığı vakit.
Ve Rabbına boyun eğdiğinde. Ki o, zaten boyun eğecektir.
Rabbini dinlediği zaman -ki ona yaraşan da budur- (insan yaptıklarını karşısında bulur!)
(3-4-5) yer uzatıldığı, içinde ne varsa atıb bomboş kaldığı, bu hususda da) Rabbini dinleyib boyun eğdiği zaman, ki yer zâten buna lâyık olarak yaratılmışdır, (herkes yapdığına kavuşacakdır).
Ve Rabbine yaraştığı şekilde O'na kulak verip boyun eğdiği zaman.
يَٰٓأَيُّهَا ٱلۡإِنسَٰنُ إِنَّكَ كَادِحٌ إِلَىٰ رَبِّكَ كَدۡحٗا فَمُلَٰقِيهِ ٦
Ey o insan! Sen cidden Rabb’ine doğru çabalar da çabalar nihâyet ona mülâkî olursun.
Ey insan; sen Rabbın için çalışıp çabaladın, nihayet O'na kavuşacaksın.
Ey insan! Şüphesiz, sen Rabbine (kavuşuncaya kadar) didinip duracak ve sonunda didinmenin karşılığına kavuşacaksın.
Ey insan, hakıykat sen Rabbine (kavuşuncaya) kadar durmayıb didineceksin, nihayet Ona ulaşacaksın.
Ey insanoğlu! Sen Rabbine kavuşuncaya kadar çalışıp çabalayacak, sonunda O'na kavuşacaksın.
فَأَمَّا مَنۡ أُوتِيَ كِتَٰبَهُۥ بِيَمِينِهِۦ ٧
O vakit kitabı sağ eline verilen.
Kimin kitabı sağından verilirse;
Kime kitabı sağından verilirse,
O vakit (amel) kitabı sağ eline verilen kimseye gelince.
O zaman kimin kitabı sağından verilirse,
فَسَوۡفَ يُحَاسَبُ حِسَابٗا يَسِيرٗا ٨
Kolay bir hesab ile muhasebe olunur.
Kolayca bir hesab ile muhasebe edilecektir.
Hesabı çok kolay bir şekilde görülecek,
kolayca bir hisâb ile muhaasebe edilecek o,
O kolay bir hesaba çekilecek.
وَيَنقَلِبُ إِلَىٰٓ أَهۡلِهِۦ مَسۡرُورٗا ٩
Ve mesrur olarak ehline gider.
Ve ailesine de sevinçli olarak dönecektir.
Sevinçli olarak ailesine dönecektir.
ehline de sevinçli dönecekdir.
Ve sevinçli olarak ailesine dönecektir.
وَأَمَّا مَنۡ أُوتِيَ كِتَٰبَهُۥ وَرَآءَ ظَهۡرِهِۦ ١٠
Ve amma kitabı "arkasında" verilen.
Ama kimin de kitabı arkasından verilirse;
Fakat kime kitabı arkasından verilirse,
Amma kitabı arkasından verilen kimse,
Kimin kitabı da sırtının arkasından verilirse.
فَسَوۡفَ يَدۡعُواْ ثُبُورٗا ١١
Helâk! Diye çağırır.
Derhal helakini temenni edecektir.
(11-12) “Helâk!” diye bağıracak ve alevli ateşe girecektir.
derhal helakini temennî edecek,
O, ölümü çağıracak.