بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

عَيْنًا يَشْرَبُ بِهَا ٱلْمُقَرَّبُونَ ﴿٢٨

Bir çeşmeki mukarrebîn onunla içerler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Bir pınar ki; gözdeler ondan içerler.

— İbni Kesir

Bir pınar ki, Allah’a yakın olanlar ondan içerler.

— Diyanet İşleri

(O), bir pınardır ki mukarrebler (yalınız) onu içerler.

— Hasan Basri Çantay

Yakınlaştırılmış olanların kendisinden içtiği kaynaktan.

— Seyyid Kutub

إِنَّ ٱلَّذِينَ أَجْرَمُواْ كَانُواْ مِنَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ يَضْحَكُونَ ﴿٢٩

Evet, o cürm işleyenler iman edenlere gülüyorlardı.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Doğrusu suç işlemiş olanlar; mü'minlere, gülerlerdi.

— İbni Kesir

Şüphesiz günahkârlar, (dünyada) iman edenlere gülüyorlardı.

— Diyanet İşleri

Hakıykat, günâh işleyen (o kâfir) ler îman edenlerden kimine gülerlerdi.

— Hasan Basri Çantay

Suçlular, şüphesiz inanmış olanlara gülerlerdi.

— Seyyid Kutub

وَإِذَا مَرُّواْ بِهِمْ يَتَغَامَزُونَ ﴿٣٠

Ve onlara uğradıkları zaman birbirlerine göz kırpıyorlardı.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Yanlarından geçtiklerinde birbirlerine göz kırparlardı.

— İbni Kesir

Mü’minler yanlarından geçtiğinde, birbirlerine kaş göz ederek onlarla alay ediyorlardı.

— Diyanet İşleri

(Mü'minler) yanlarından geçerlerken birbirlerine kaş göz işaretleri yaparlardı.

— Hasan Basri Çantay

Yanlarından geçtikleri zaman da birbirlerine göz kırparlardı.

— Seyyid Kutub

وَإِذَا ٱنقَلَبُوٓاْ إِلَىٰٓ أَهْلِهِمُ ٱنقَلَبُواْ فَكِهِينَ ﴿٣١

Ve evlerine döndükleri zaman zevklanarak dönüyorlardı.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ailelerinin yanına döndüklerinde, eğlenerek dönerlerdi.

— İbni Kesir

Ailelerine dönerken zevk ve neşe içinde gülüşe gülüşe dönüyorlardı.

— Diyanet İşleri

Aailelerine döndükleri vakit (bu maskaralıklarından) zevk duyarak dönerlerdi.

— Hasan Basri Çantay

Ailelerinin yanına döndükleri zaman da eğlenmeye başlarlardı.

— Seyyid Kutub

وَإِذَا رَأَوْهُمْ قَالُوٓاْ إِنَّ هَٰٓؤُلَآءِ لَضَآلُّونَ ﴿٣٢

Ve onları gördükleri vakit ha, işte bunlar sapıklar diyorlardı.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Onları gördükleri vakit; muhakkak bunlar sapıklardır, derlerdi.

— İbni Kesir

Mü’minleri gördükleri vakit, “Hiç şüphe yok, şunlar sapık kimselerdir” diyorlardı.

— Diyanet İşleri

Onları gördükleri zaman «Bunlar muhakkak sapıklardır» terlerdi.

— Hasan Basri Çantay

İnananları gördüklerinde «Bunlar sapıklardır» derlerdi.

— Seyyid Kutub

وَمَآ أُرْسِلُواْ عَلَيْهِمْ حَٰفِظِينَ ﴿٣٣

Halbuki üzerlerine gözcü gönderilmemişlerdi.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Halbuki onlar, bunların üzerine gözcüler olarak gönderilmemişlerdir.

— İbni Kesir

Hâlbuki onlar, mü’minlerin başına bekçi olarak gönderilmemişlerdi.

— Diyanet İşleri

Halbuki onlar (mü'minlerin) üzerlerine gözcüler olarak gönderilmemişlerdi.

— Hasan Basri Çantay

Oysa kendileri, onların üzerine bekçi olarak gönderilmemişlerdi.

— Seyyid Kutub

فَٱلْيَوْمَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ مِنَ ٱلْكُفَّارِ يَضْحَكُونَ ﴿٣٤

İşte bugün de iman edenler kâfirlere gülecekler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

İşte bugün de iman edenler, o kafirlere gülerler.

— İbni Kesir

İşte bugün de mü’minler kâfirlere gülerler.

— Diyanet İşleri

işte bu gün de îman edenler o kâfirlere gülüyorlar,

— Hasan Basri Çantay

İşte bugün de inananlar kafirlere gülerler.

— Seyyid Kutub

عَلَى ٱلْأَرَآئِكِ يَنظُرُونَ ﴿٣٥

Erîkler üzerinde nazar edecekler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Tahtlar üzerinde, bakarak,

— İbni Kesir

Koltuklar üzerinde (etrafı) seyrederler.

— Diyanet İşleri

(süslü) tahtlar üzerinde (onlara) bakarak.

— Hasan Basri Çantay

Tahtlar üzerinde kurulup bakarlar;

— Seyyid Kutub

هَلْ ثُوِّبَ ٱلْكُفَّارُ مَا كَانُواْ يَفْعَلُونَ ﴿٣٦

Nasıl kâfirler ettiklerinin cezasını buldularmı?

— Elmalılı Hamdi Yazır

O küfredenler, yapageldiklerinin cezasına çarptırıldılar mı diye?

— İbni Kesir

Nasıl, kâfirler yapmakta olduklarının karşılığını buldular mı?

— Diyanet İşleri

(Nasıl) o kâfirler işleyegeldilclerinin cezasına çarpıldı (lar) mı?!

— Hasan Basri Çantay

Kafirler, yaptıklarının cezasını gördüler mi? diye.

— Seyyid Kutub

AYARLAR