بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَإِذَا ٱلْكَوَاكِبُ ٱنتَثَرَتْ ﴿٢

Yıldızlar dağılıb döküldüğü zaman,

— Hasan Basri Çantay

وَإِذَا ٱلْبِحَارُ فُجِّرَتْ ﴿٣

Denizler fışkırtıldığı zaman,

— Hasan Basri Çantay

وَإِذَا ٱلْقُبُورُ بُعْثِرَتْ ﴿٤

Kabirler (in toprağı) alt üst edildiği zaman,

— Hasan Basri Çantay

عَلِمَتْ نَفْسٌ مَّا قَدَّمَتْ وَأَخَّرَتْ ﴿٥

(her) nefs önden ne yolladı, geriye ne bırakdıysa (artık hepsini görüb) bilmişdir (bilecekdir).

— Hasan Basri Çantay

يَٰٓأَيُّهَا ٱلْإِنسَٰنُ مَا غَرَّكَ بِرَبِّكَ ٱلْكَرِيمِ ﴿٦

Ey insan, O (lütf-ü) keremi bol Rabbine karşı seni aldatan ne?

— Hasan Basri Çantay

ٱلَّذِى خَلَقَكَ فَسَوَّىٰكَ فَعَدَلَكَ ﴿٧

(O Rabbine karşı) ki seni yaratan, sana (şu) salim uzuvlar (ı) veren, (onları birbirleriyle denk yapmak suretiyle) sana şu nizaam ve i'tidâli bahşedendir O.

— Hasan Basri Çantay

فِىٓ أَىِّ صُورَةٍ مَّا شَآءَ رَكَّبَكَ ﴿٨

Seni dilediği herhangi bir suretde terkîb edendir O.

— Hasan Basri Çantay

كَلَّا بَلْ تُكَذِّبُونَ بِٱلدِّينِ ﴿٩

Hayır (siz Allahın keremine de mağrur olmuyorsunuz). Bil'akis dîni yalan sayıyorsunuz.

— Hasan Basri Çantay

وَإِنَّ عَلَيْكُمْ لَحَٰفِظِينَ ﴿١٠

Halbuki sizin üstünüzde hakıykî bekçiler,

— Hasan Basri Çantay

كِرَامًا كَٰتِبِينَ ﴿١١

(Allah indinde) çok şerefli yazıcılar vardır,

— Hasan Basri Çantay

يَعْلَمُونَ مَا تَفْعَلُونَ ﴿١٢

Ki onlar ne yapıyorsanız bilirler.

— Hasan Basri Çantay

AYARLAR