بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

8:8

لِيُحِقَّ ٱلْحَقَّ وَيُبْطِلَ ٱلْبَٰطِلَ وَلَوْ كَرِهَ ٱلْمُجْرِمُونَ ﴿٨

Bunun hikmeti şu idi: (Allah) o günahkâr (müşrik) ler istemese de hak (olan müslümanlığ) ı pâydâr edecek, baatıl (olan şirk) i de ibtâl buyuracakdı.

— Hasan Basri Çantay

8:9

إِذْ تَسْتَغِيثُونَ رَبَّكُمْ فَٱسْتَجَابَ لَكُمْ أَنِّى مُمِدُّكُم بِأَلْفٍ مِّنَ ٱلْمَلَٰٓئِكَةِ مُرْدِفِينَ ﴿٩

Hani siz Rabbinizden imdâd istiyordunuz da O da: «Muhakkak ki ben size meleklerden birbiri ardınca bin (lercesi) ile imdâd ediciyim» diyerek duanızı kabul buyurmuşdu.

— Hasan Basri Çantay

وَمَا جَعَلَهُ ٱللَّهُ إِلَّا بُشْرَىٰ وَلِتَطْمَئِنَّ بِهِۦ قُلُوبُكُمْۚ وَمَا ٱلنَّصْرُ إِلَّا مِنْ عِندِ ٱللَّهِۚ إِنَّ ٱللَّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ ﴿١٠

Allah bunu (başka sebeble değil) ancak bir müjde (olsun), kalbleriniz o sayede oturaklaşsın diye yapmışdı. (Yoksa) Allahın katından başkasından hiç bir yardım yokdur. Şübhesiz ki Allah mutlak gaalibdir, yegâne hüküm ve hikmet saahibidir.

— Hasan Basri Çantay

إِذْ يُغَشِّيكُمُ ٱلنُّعَاسَ أَمَنَةً مِّنْهُ وَيُنَزِّلُ عَلَيْكُم مِّنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءً لِّيُطَهِّرَكُم بِهِۦ وَيُذْهِبَ عَنكُمْ رِجْزَ ٱلشَّيْطَٰنِ وَلِيَرْبِطَ عَلَىٰ قُلُوبِكُمْ وَيُثَبِّتَ بِهِ ٱلْأَقْدَامَ ﴿١١

O, size o vakit kendisinden bir emînlik olmak üzere hafîf bir uyku bürüyordu. Sizi tertemiz yapmak, sizden şeytanın murdarlığını gidermek, kalblerinize rabıta vermek, ayakları (nızı) pekişdirmek için de gökden üstünüze bir su indiriyordu.

— Hasan Basri Çantay

إِذْ يُوحِى رَبُّكَ إِلَى ٱلْمَلَٰٓئِكَةِ أَنِّى مَعَكُمْ فَثَبِّتُواْ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْۚ سَأُلْقِى فِى قُلُوبِ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ ٱلرُّعْبَ فَٱضْرِبُواْ فَوْقَ ٱلْأَعْنَاقِ وَٱضْرِبُواْ مِنْهُمْ كُلَّ بَنَانٍ ﴿١٢

Hani Rabbin meleklere: «Şübhesiz ki ben sizinle beraberim. Haydi îman eden (o mücâhîd) lere sebat ilham edin» diye vahyediyordu. «Ben, kâfirlerin yüreklerine korku salacağım. (Ey mü'minler) hemen vurun boyunlarının üstüne, vurun onların her bir parmağına» (diyordu).

— Hasan Basri Çantay

ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ شَآقُّواْ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥۚ وَمَن يُشَاقِقِ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥ فَإِنَّ ٱللَّهَ شَدِيدُ ٱلْعِقَابِ ﴿١٣

Bunun sebebi şudur: Çünkü onlar Allaha ve Resulüne karşı geldiler. Kim Allaha ve Resulüne karşı gelirse Allahın cezası cidden çetindir.

— Hasan Basri Çantay

ذَٰلِكُمْ فَذُوقُوهُ وَأَنَّ لِلْكَٰفِرِينَ عَذَابَ ٱلنَّارِ ﴿١٤

İşte bunu gördünüz ya: Şimdi tadın onu! Kâfirlere bir de (cehennem) ateş (in) in azabı vardır.

— Hasan Basri Çantay

يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ إِذَا لَقِيتُمُ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ زَحْفًا فَلَا تُوَلُّوهُمُ ٱلْأَدْبَارَ ﴿١٥

Ey îman edenler, toplu bir halde kâfirlerle karşılaşdığınız zaman onlara arkalarınızı dönmeyin (kaçmayın).

— Hasan Basri Çantay

وَمَن يُوَلِّهِمْ يَوْمَئِذٍ دُبُرَهُۥٓ إِلَّا مُتَحَرِّفًا لِّقِتَالٍ أَوْ مُتَحَيِّزًا إِلَىٰ فِئَةٍ فَقَدْ بَآءَ بِغَضَبٍ مِّنَ ٱللَّهِ وَمَأْوَىٰهُ جَهَنَّمُۖ وَبِئْسَ ٱلْمَصِيرُ ﴿١٦

Tekrar muhaarebe için bir tarafa çekilenin, yahud diğer bir fırkaya ulaşıb mevki' tutanın haali müstesna olmak üzere kim öyle bir günde onlara arka çevirirse o, muhakkak ki Allahın gazabına uğramışdır. Onun yurdu cehennemdir. O, ne kötü bir sonucdur!

— Hasan Basri Çantay

فَلَمْ تَقْتُلُوهُمْ وَلَٰكِنَّ ٱللَّهَ قَتَلَهُمْۚ وَمَا رَمَيْتَ إِذْ رَمَيْتَ وَلَٰكِنَّ ٱللَّهَ رَمَىٰۚ وَلِيُبْلِىَ ٱلْمُؤْمِنِينَ مِنْهُ بَلَآءً حَسَنًاۚ إِنَّ ٱللَّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٌ ﴿١٧

Onları siz öldürmediniz, fakat Allah öldürdü onları. Atdığın zaman da (Habîbim) sen atmadın, ancak Allah atdı. (Ve bunu) mü'minleri kendinden güzel bir (ni'met) imtihan (ı) ile denemek için (yapdı). Şübhesiz ki Allah hakkıyle işiden, kemâliyle bilendir.

— Hasan Basri Çantay

ذَٰلِكُمْ وَأَنَّ ٱللَّهَ مُوهِنُ كَيْدِ ٱلْكَٰفِرِينَ ﴿١٨

Bu böyledir. Şübhesiz ki Allah kâfirlerin tuzaklarını yıpratıcıdır.

— Hasan Basri Çantay

AYARLAR