بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

يُوفُونَ بِٱلنَّذْرِ وَيَخَافُونَ يَوْمًا كَانَ شَرُّهُۥ مُسْتَطِيرًا ﴿٧

Adaklarını yerine getirirler ve şerri salgın olan bir günden korkarlar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَيُطْعِمُونَ ٱلطَّعَامَ عَلَىٰ حُبِّهِۦ مِسْكِينًا وَيَتِيمًا وَأَسِيرًا ﴿٨

Miskîne, yetîme, esire seve seve yemek yedirirler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

إِنَّمَا نُطْعِمُكُمْ لِوَجْهِ ٱللَّهِ لَا نُرِيدُ مِنكُمْ جَزَآءً وَلَا شُكُورًا ﴿٩

Size ancak "livechillâh" itam ediyoruz, sizden ne bir karşılık isteriz ne de bir teşekkür.

— Elmalılı Hamdi Yazır

إِنَّا نَخَافُ مِن رَّبِّنَا يَوْمًا عَبُوسًا قَمْطَرِيرًا ﴿١٠

Çünkü biz Rabb’imizden korkarız, bir suratsız kara günden (derler).

— Elmalılı Hamdi Yazır

فَوَقَىٰهُمُ ٱللَّهُ شَرَّ ذَٰلِكَ ٱلْيَوْمِ وَلَقَّىٰهُمْ نَضْرَةً وَسُرُورًا ﴿١١

Allah da onları o günün şerrinden korur ve kendilerini bir parlaklıkla bir sürûre indirir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَجَزَىٰهُم بِمَا صَبَرُواْ جَنَّةً وَحَرِيرًا ﴿١٢

Ve sabırlarına mukabil onlara bir cennet ve bir harîr verir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

مُّتَّكِـِٔينَ فِيهَا عَلَى ٱلْأَرَآئِكِۖ لَا يَرَوْنَ فِيهَا شَمْسًا وَلَا زَمْهَرِيرًا ﴿١٣

Orada erîkeler üzerine dayanmışlardır ne güneş görürler onlarda ne de zemherîr.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَدَانِيَةً عَلَيْهِمْ ظِلَٰلُهَا وَذُلِّلَتْ قُطُوفُهَا تَذْلِيلًا ﴿١٤

Üzerlerine o cennet gölgeleri sarkmış ve devşirimleri mebzûl mebzûl önlerine konmuştur.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَيُطَافُ عَلَيْهِم بِـَٔانِيَةٍ مِّن فِضَّةٍ وَأَكْوَابٍ كَانَتْ قَوَارِيرَاْ ﴿١٥

Hem dolaşılır üzerlerine gümüşten kaplar ve küplerle ki billûrlar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

قَوَارِيرَاْ مِن فِضَّةٍ قَدَّرُوهَا تَقْدِيرًا ﴿١٦

Gümüşten billûrlar, onları türlü türlü biçime koymuşlardır.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَيُسْقَوْنَ فِيهَا كَأْسًا كَانَ مِزَاجُهَا زَنجَبِيلًا ﴿١٧

Ve orada bir kadeh sunulur ki katgısı olmuştur zencefil.

— Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR