بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

هَلْ أَتَىٰ عَلَى ٱلْإِنسَٰنِ حِينٌ مِّنَ ٱلدَّهْرِ لَمْ يَكُن شَيْـًٔا مَّذْكُورًا ﴿١

İnsanın üzerinden, dehrden bir zaman geçmiştir ki o, henüz anılmaya değer bir şey bile değildi.

— İbni Kesir

إِنَّا خَلَقْنَا ٱلْإِنسَٰنَ مِن نُّطْفَةٍ أَمْشَاجٍ نَّبْتَلِيهِ فَجَعَلْنَٰهُ سَمِيعًۢا بَصِيرًا ﴿٢

Doğrusu Biz; insanı katışık bir damla sudan yaratmışızdır. Onu deneriz. Bu sebeple onu, işitici ve görücü yaptık.

— İbni Kesir

إِنَّا هَدَيْنَٰهُ ٱلسَّبِيلَ إِمَّا شَاكِرًا وَإِمَّا كَفُورًا ﴿٣

Gerçekten Biz; ona yolu gösterdik. Buna kimisi şükreder, kimisi de küfür.

— İbni Kesir

إِنَّآ أَعْتَدْنَا لِلْكَٰفِرِينَ سَلَٰسِلَاْ وَأَغْلَٰلًا وَسَعِيرًا ﴿٤

Gerçekten Biz; kafirler için zincirler, demir halkalar ve alevlendirilmiş bir ateş hazırladık.

— İbni Kesir

إِنَّ ٱلْأَبْرَارَ يَشْرَبُونَ مِن كَأْسٍ كَانَ مِزَاجُهَا كَافُورًا ﴿٥

Şüphesiz iyiler, kafur katılmış dolu bir kaseden içerler.

— İbni Kesir

عَيْنًا يَشْرَبُ بِهَا عِبَادُ ٱللَّهِ يُفَجِّرُونَهَا تَفْجِيرًا ﴿٦

Bu; yalnız Allah'ın kullarının, taşıra taşıra içebileceği bir pınardır.

— İbni Kesir

يُوفُونَ بِٱلنَّذْرِ وَيَخَافُونَ يَوْمًا كَانَ شَرُّهُۥ مُسْتَطِيرًا ﴿٧

Onlar; adağı yerine getirirler. Ve şerri yaygın olan bir günden korkarlar.

— İbni Kesir

وَيُطْعِمُونَ ٱلطَّعَامَ عَلَىٰ حُبِّهِۦ مِسْكِينًا وَيَتِيمًا وَأَسِيرًا ﴿٨

Onlar; yoksula, yetime ve esire seve seve yemek yedirirler.

— İbni Kesir

إِنَّمَا نُطْعِمُكُمْ لِوَجْهِ ٱللَّهِ لَا نُرِيدُ مِنكُمْ جَزَآءً وَلَا شُكُورًا ﴿٩

Biz; sizi, ancak Allah rızası için doyuruyoruz. Sizden bir karşılık ve teşekkür beklemiyoruz.

— İbni Kesir

إِنَّا نَخَافُ مِن رَّبِّنَا يَوْمًا عَبُوسًا قَمْطَرِيرًا ﴿١٠

Doğrusu Biz; suratları astırdıkça astıracak bir günde Rabbımızdan korkarız.

— İbni Kesir

فَوَقَىٰهُمُ ٱللَّهُ شَرَّ ذَٰلِكَ ٱلْيَوْمِ وَلَقَّىٰهُمْ نَضْرَةً وَسُرُورًا ﴿١١

Allah da onları, o günün şerrinden korumuştur. Ve onlara bir güzellik, bir sevinç vermiştir.

— İbni Kesir

AYARLAR