بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَرَبَّكَ فَكَبِّرْ ﴿٣

Rabbini büyük tanı,

— Hasan Basri Çantay

وَثِيَابَكَ فَطَهِّرْ ﴿٤

elbiseni (bundan sonra da) temizle (mekde devam et),

— Hasan Basri Çantay

وَٱلرُّجْزَ فَٱهْجُرْ ﴿٥

azâb (a götürecek şeyleri) terk (de yine sebat) eyle.

— Hasan Basri Çantay

وَلَا تَمْنُن تَسْتَكْثِرُ ﴿٦

İyiliği — çoğu isteyerek — yapma.

— Hasan Basri Çantay

وَلِرَبِّكَ فَٱصْبِرْ ﴿٧

Rabbin (in rızaası) için katlan.

— Hasan Basri Çantay

فَإِذَا نُقِرَ فِى ٱلنَّاقُورِ ﴿٨

Çünkü o boru üfürülünce,

— Hasan Basri Çantay

فَذَٰلِكَ يَوْمَئِذٍ يَوْمٌ عَسِيرٌ ﴿٩

(9-10) işte o (vakit, o gün) kâfirlerin aleyhinde pek çetin bir gündür. Kolay değil.

— Hasan Basri Çantay

عَلَى ٱلْكَٰفِرِينَ غَيْرُ يَسِيرٍ ﴿١٠

(9-10) işte o (vakit, o gün) kâfirlerin aleyhinde pek çetin bir gündür. Kolay değil.

— Hasan Basri Çantay

ذَرْنِى وَمَنْ خَلَقْتُ وَحِيدًا ﴿١١

(11-12-13-14) Bir tek (ya'nî nev'i şahsına münhasır) olarak yaratdığını, kendisine uzun boylu mal ve (yanında ve toplantılarda dâima) haazır bulunmak üzere oğullar verdiğim, (yaşayışını, ömrünü, evlâdlarını) yaydığım (bol bol ihsan etdiğim o kâfir adam) ı bana bırak.

— Hasan Basri Çantay

وَجَعَلْتُ لَهُۥ مَالًا مَّمْدُودًا ﴿١٢

(11-12-13-14) Bir tek (ya'nî nev'i şahsına münhasır) olarak yaratdığını, kendisine uzun boylu mal ve (yanında ve toplantılarda dâima) haazır bulunmak üzere oğullar verdiğim, (yaşayışını, ömrünü, evlâdlarını) yaydığım (bol bol ihsan etdiğim o kâfir adam) ı bana bırak.

— Hasan Basri Çantay

وَبَنِينَ شُهُودًا ﴿١٣

(11-12-13-14) Bir tek (ya'nî nev'i şahsına münhasır) olarak yaratdığını, kendisine uzun boylu mal ve (yanında ve toplantılarda dâima) haazır bulunmak üzere oğullar verdiğim, (yaşayışını, ömrünü, evlâdlarını) yaydığım (bol bol ihsan etdiğim o kâfir adam) ı bana bırak.

— Hasan Basri Çantay

AYARLAR