بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

نٓۚ وَٱلْقَلَمِ وَمَا يَسْطُرُونَ ﴿١

Nûn, ve kalem ve ehli kalemin satra dizdikleri ve dizecekleri hakkı için.

— Elmalılı Hamdi Yazır

مَآ أَنتَ بِنِعْمَةِ رَبِّكَ بِمَجْنُونٍ ﴿٢

Sen Rabbi’nin nimeti ile, mecnun değilsin.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَإِنَّ لَكَ لَأَجْرًا غَيْرَ مَمْنُونٍ ﴿٣

Ve tükenmez bir ecir var muhakkak senin için.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَإِنَّكَ لَعَلَىٰ خُلُقٍ عَظِيمٍ ﴿٤

Ve her halde sen pek büyük bir ahlâk üzerindesin.

— Elmalılı Hamdi Yazır

فَسَتُبْصِرُ وَيُبْصِرُونَ ﴿٥

Yakında göreceksin ve görecekler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

بِأَييِّكُمُ ٱلْمَفْتُونُ ﴿٦

Hanginizde imiş o fitne, o cünun?

— Elmalılı Hamdi Yazır

إِنَّ رَبَّكَ هُوَ أَعْلَمُ بِمَن ضَلَّ عَن سَبِيلِهِۦ وَهُوَ أَعْلَمُ بِٱلْمُهْتَدِينَ ﴿٧

Şüphesiz Rabbındır en bilen yolundan sapını, yine odur en bilen hidayete irenleri.

— Elmalılı Hamdi Yazır

فَلَا تُطِعِ ٱلْمُكَذِّبِينَ ﴿٨

O halde tanıma o yalan diyenleri.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَدُّواْ لَوْ تُدْهِنُ فَيُدْهِنُونَ ﴿٩

Arzu ettiler ki müdahene etsen, o vakit müdahene edeceklerdi.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَلَا تُطِعْ كُلَّ حَلَّافٍ مَّهِينٍ ﴿١٠

Ve tanıma şunların hiç birini: çok yemin edici, değersiz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

هَمَّازٍ مَّشَّآءٍۭ بِنَمِيمٍ ﴿١١

Gammaz koğuculukla gezer.

— Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR