بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَأَنَّ إِلَىٰ رَبِّكَ ٱلْمُنتَهَىٰ ﴿٤٢

Ve elbette nihayet Rabb’ine gidilecek.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Muhakkak ki en son varış, Rabbınadır.

— İbni Kesir

Şüphesiz en son varış Rabbinedir.

— Diyanet İşleri

Şübhesiz ki en son gidiş ancak Rabbinedir.

— Hasan Basri Çantay

Sonunda kesinlikle Rabb'inin huzuruna varılacaktır.

— Seyyid Kutub

وَأَنَّهُۥ هُوَ أَضْحَكَ وَأَبْكَىٰ ﴿٤٣

Hakikat odur güldüren ağlatan.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Gerçekten O'dur güldüren de, ağlatan da.

— İbni Kesir

Şüphesiz O, güldürür ve ağlatır.

— Diyanet İşleri

Hakıykat şu: Güldüren de, ağlatan da Odur.

— Hasan Basri Çantay

Güldüren de, ağlatan da O'dur.

— Seyyid Kutub

وَأَنَّهُۥ هُوَ أَمَاتَ وَأَحْيَا ﴿٤٤

Hakikat odur öldüren, dirilten.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Gerçekten O'dur öldüren de, dirilten de.

— İbni Kesir

Şüphesiz O, öldürür ve diriltir.

— Diyanet İşleri

Hakıykat şu: (Dünyâda) öldüren de, (âhiretde) dirilten de Odur.

— Hasan Basri Çantay

Öldüren de dirilten de O'dur.

— Seyyid Kutub

وَأَنَّهُۥ خَلَقَ ٱلزَّوْجَيْنِ ٱلذَّكَرَ وَٱلْأُنثَىٰ ﴿٤٥

Hakikat odur erkeği dişiyi iki eş yaratan.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Doğrusu O yarattı iki çifti; erkeği de, dişiyi de.

— İbni Kesir

(45-46) Şüphesiz O, iki eşi, erkeği ve dişiyi, (rahme) atıldığında az bir sudan (meniden) yaratmıştır.

— Diyanet İşleri

(45-46) Hakıykaten meniden, (rahme) döküldüğü zaman, erkek ve dişi iki çifti o yaratdı.

— Hasan Basri Çantay

Erkeği ve dişiyi çiftler halinde yaratan O'dur.

— Seyyid Kutub

مِن نُّطْفَةٍ إِذَا تُمْنَىٰ ﴿٤٦

Bir nutfeden ekildiği zaman.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Atıldığında meniden.

— İbni Kesir

(45-46) Şüphesiz O, iki eşi, erkeği ve dişiyi, (rahme) atıldığında az bir sudan (meniden) yaratmıştır.

— Diyanet İşleri

(45-46) Hakıykaten meniden, (rahme) döküldüğü zaman, erkek ve dişi iki çifti o yaratdı.

— Hasan Basri Çantay

Fışkıran spermadan.

— Seyyid Kutub

وَأَنَّ عَلَيْهِ ٱلنَّشْأَةَ ٱلْأُخْرَىٰ ﴿٤٧

Şüphesiz ona aiddir neşeti uhrâ da.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Muhakkak tekrar diriltmek de O'na aittir.

— İbni Kesir

Şüphesiz tekrar diriltmek de O’na aittir.

— Diyanet İşleri

Şübhesiz ki (ölümden sonra) tekrar diriltmek de Ona âiddir.

— Hasan Basri Çantay

Tekrar diriltecek olan da O'dur.

— Seyyid Kutub

وَأَنَّهُۥ هُوَ أَغْنَىٰ وَأَقْنَىٰ ﴿٤٨

Hakikat zengin eden, sermaye veren o.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Doğrusu muhtaç olmaktan kurtaran da O'dur, sermaye sahibi kılan da.

— İbni Kesir

Şüphesiz O, başkalarına muhtaç olmaktan kurtardı ve varlık sahibi kıldı.

— Diyanet İşleri

Hakıykat şu (İnsanları) başkalarına muhtâc olmakdan o kurtardı ve O, sermâye saahibi kıldı.

— Hasan Basri Çantay

İnsana zenginlik veren de gözünü doyuran da O'dur.

— Seyyid Kutub

وَأَنَّهُۥ هُوَ رَبُّ ٱلشِّعْرَىٰ ﴿٤٩

Ve hakikat Şi'ranın Rabbi O.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Doğrusu O'dur Şi'ra yıldızının Rabbı.

— İbni Kesir

Şüphesiz O, Şi’râ’nın Rabbidir.

— Diyanet İşleri

Hakıykat şu: «Şi'râ» yıldızının Rabbi de O.

— Hasan Basri Çantay

(Bazı müşriklerin taptıkları) «Şira» yıldızının Rabb'i de O'dur.

— Seyyid Kutub

وَأَنَّهُۥٓ أَهْلَكَ عَادًا ٱلْأُولَىٰ ﴿٥٠

Ve filvaki O helâk etti evvelki Âdı.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ve gerçekten O helak etti evvelki Ad'ı.

— İbni Kesir

(50-51) Şüphesiz O, önce gelen Âd kavmini ve Semûd kavmini helâk etti ve hiç kimseyi bırakmadı.

— Diyanet İşleri

Hakıykat şu: Evvelki Aadi O helak etdi,

— Hasan Basri Çantay

Eski dönemlerde yaşamış Adoğullarını yokeden O'dur.

— Seyyid Kutub

وَثَمُودَاْ فَمَآ أَبْقَىٰ ﴿٥١

Ve Semûdu da hiç bırakmadı.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Semud'u da. Geri bırakmadan.

— İbni Kesir

(50-51) Şüphesiz O, önce gelen Âd kavmini ve Semûd kavmini helâk etti ve hiç kimseyi bırakmadı.

— Diyanet İşleri

Semuudu da. Öyle ki (onlardan hiçbirini) bırakmadı.

— Hasan Basri Çantay

Semudoğullarının da. Kazıdı köklerini.

— Seyyid Kutub

وَقَوْمَ نُوحٍ مِّن قَبْلُۖ إِنَّهُمْ كَانُواْ هُمْ أَظْلَمَ وَأَطْغَىٰ ﴿٥٢

Daha evvel de Nuh’un kavmini, çünkü bunlar pek zâlim, pek azgındılar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Daha önce de Nuh kavmini. Çünkü onlar gerçekten çok zalim ve pek azgın idiler.

— İbni Kesir

Daha önce de Nûh’un kavmini helâk etmişti. Şüphesiz onlar daha zalim ve daha azgın kimselerdi.

— Diyanet İşleri

Daha evvel Nuuh kavmini de (O helak etdi) çünkü bunlar çok zaalim ve çok azgın (insan) ların ta kendileri idi.

— Hasan Basri Çantay

Daha önce de Nuh'un soydaşlarını yoketmişti. Çünkü onlar son derece zalim ve azgın kimselerdi.

— Seyyid Kutub

AYARLAR